AKDENİZ Üniversitesi’nden (AU) Prof. Hilal Erkuş, Rusya-Ukrayna savaşından sonra şehre göç edenlerin çok sayıda ev satın aldıklarını, bir evde yaşadıklarını, diğerlerini kiraya verdiklerini söyledi. ‘Ev-oda kiralama’nın yaygınlaştığına dikkat çeken Prof.
AÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilal Erkuş, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Antalya’daki değişimi anlattı. Savaştan önce Rusya’dan düzensiz göçle gelenlerin olduğunu hatırlatan Prof. zorunlu göç prof. Hilal Erkuş, “Türkiye bu noktada avantajlı bir konumda. Çünkü ekonomik açıdan avantajları var. Burada geçimini sağlayabilecek standart konutlar var. Bunun dışında Türkiye’nin siyasi olarak bütünleştirici bir politikası var. İklim açısından avantajlı, dolayısıyla Türkiye çok çekici. Ön planda yer alıyor” dedi.
KONUT ERİŞİLEBİLİRLİK SORUNU Antalya’da göçün kısa ve uzun vadeli etkilerini anlatan Prof. konut erişilebilirliğinde çeşitli gelişmeler.Özellikle aileleri ile net bir para ölçüsü ile geldikleri için daha önceki sistemsiz göçlerde olduğu gibi ekonomik olarak daha düşükler.Mahallelerde yer tercih etmiyorlar.Daha uygun mahallelerde konut alabiliyorlar.Özellikle Konyaaltı metrekare fiyatı en yüksek yerlerden biri, diğer mahallelerde de daha yüksek. Bu tip nedeniyle şehrin bütününde konut krizi, konut erişilebilirlik sorunu ortaya çıkıyor” dedi. Hilal Erkuş da göç edip kente yerleşenler arasında 3-5 ev alıp gidenlerin olduğunu belirterek, “Çünkü durum böyle olunca gelenler kısa süreli iş yapmaya çalışıyor. emlak şubesi ve emlak işi ön plana çıkıyor.Birkaç ev alanlar satıp kiralamak için WhatsApp kümelerinde kullanmaya çalışıyor.Ortada da kültürel entegrasyon var.Kira ve konut alımlarının artmasıyla birlikte yöre halkı da kendi evini kiralamaya çalışıyor.Böylece kısa vadede diğer iş kollarında çalışanlar da ikinci iş olarak emlakçılığa yöneldi.” Hilal Erkuş, “Özel okullarda fiyatlar çok arttı. Özel okullar ‘Müşteri kaybetmeyeceğiz. ANLAMDA ÇEŞİTLENME İNOVASYON GETİRECEKTİR’ diye düşünüyorlar. Uzun vadede göçün etkisi incelendiğinde Prof. Dr. Hilal Erkuş, “Gelen göçmen kümesinin barınma sorununu çözerken üretim ve tüketimle ilgilenmesi gerekiyor. Bu sayı ne kadar artarsa o kadar etkileyebilir. Hangi segmentlerde üretim yapacaklarını tahmin edebiliyoruz. Güzellik, estetik ve sanat galerileri alanında güzellik, estetik ve sanat galerileri alanında faaliyet gösterdiklerini göstermektedir. Bunlar aslında ekonomik çeşitlilik ve yenilik getirecek. Bu değerli ama bir yandan bu segmentlerde yabancı girişimcilerin artması bu segmentlerde çalışan yerel halkın farklı hizmetler sunmasını tetikleyecektir. Rekabet ortamı yaratacaktır. Hilal Erkuş, “TURİZMDE ‘EV-ODA KİRALAMA’ DÖNÜŞÜMÜ BAŞLIYOR Antalya’nın sektörel yapısı dikkate alındığında, Antalya’da aşırı kiralama, satış, yeni konut alanlarının yapılması, ‘ev-oda kiralama’ yaşanıyor. uzun vadede dünyanın bir gerçeği olan turizm. En büyük turizm pazarımız Rusya ise o pazarı değiştirmek gerekebilir. Çünkü mevcut sistemin devam etmesi için bariz bir müşteriyi çekmesi gerekiyor. Bu pazar Rusya’dan olmayınca başka bir pazara yönelmek gerekebilir. Seyahat acenteleri bu riski alabilir. Teknolojinin gelişmesiyle beraber bu sektör gelecekte yok olabilir. Turizmde hem teknoloji hem de pazar olarak bir dönüşüm yaşayabiliriz. Bu konuda politikalar geliştirilmeli, öncelikli adımlar atılmalıdır” dedi.
prof. Hilal Erkuş, gelen grubun kendi kültürlerini yaşamak için tüketim mekanlarına ağırlık vereceğini belirterek, “Örneğin kendi yemeklerini yiyebilecekleri lokantalar açacaklar. Böyle bir durumda mekansal ayrışma sorunu yaşanıyor. Bu noktada planlamacılar olarak planlama politikaları açısından toplumsal uyum ve bütünleşme politikalarına ihtiyaç duymaktayız.Çünkü buradaki yerel halk ve göçmen nüfus entegrasyona açık olmazsa bölgenin çok önemli problemlerini oluşturacaktır. Bu nedenle entegrasyon politikalarına odaklanmamız gerekiyor. Uyum sistemleri, her iki toplum da entegrasyona açık olduğunda gelişir” dedi.
